Cuma, Aralık 19, 2008

Yaşam Üzerine

Ölüm kaçınılmaz, her ne kadar hayatın zıddıymış gibi görnmesine rağmen aslında hayatın ta kendisi. Yaşamızı anlamlı kılan, ölmeden şunları da yapayım dedirten bir hadise. Aslında hepimiz ölmek üzereyiz. Onun için ben ölmek üzere olan insanlara merhametli olmayı, onlara hayatı dar etmemeyi seçiyorum. "ÖLÜM" gibi "karanlık" bir kavramla pazartesinizi berbat etmiş gibi duruyorum lakin şu anda bu satırları okuyor olmanız (ve benim yazıyor olmam) hala biraz vaktimizin olduğunu gösteriyor.

Çarşamba, Temmuz 02, 2008

Dua

Allahım,  

Yaptığım iyilikleri unuttur ki, kibirlenmeyeyim,
Bana yapılan iyilikleri unutturma ki, vefalı olayım,

Yapıtığım kötülükleri unutturma ki, bir daha yapmayayım,

Bana yapılan kötülükleri unuttur ki, kin tutmayayım

Amin

-- CopyLeft Gökalp ERGEÇ --

Perşembe, Ocak 03, 2008

Metrotoksin'den korunma, kollanma yolları ve yöntemleri.

Önce "Metrotoksin Nedir?" yazısı vardı. Şimdi de bu.

Bu Metrotoksinden korunmak için, karbondioksidin oksijene çevrildiği, koruluk yada orman denilen alanlardan bulunmalıdır önce. Aksi taktirde beyne yeterince oksijen gitmeyeceği için yapılan girişimin bu melûn zehirden temizlenmek için yapıldığını algılayamaz vücut.

Orman bulunamaz ise deriin nefesler almak suretiyle, tercihe göre deniz kıyısı, dağ tepesi, su başı, kaya gölgesi de işe yarayacaktır. Hatta mümkün ise tezek kokusunun olduğu bir yere gidilerek şahane beslenme de sağlanabilir.

Diyelim bunlar da olmadı; dost sesi, sevgili koynu, kedi/köpek postu, arkadaş sıcaklığı, şen kahkaha da bir an olsun iyi gelir metrotoksinin atılmasına.

Televizyon yerine radyo, radyo yerine kitap, kitap yerine yazı tercih edilerek hem değişiklik sağlanır, hem de unutulan değerler geri kazanılır.

Diyelim hiç biri yok, 10 dakika derin düşünce, sistem karşıtı fikir, özgür irade de mi yok, karşıdan karşıya geçirilecek yaşlı teyze, başı okşanacak çocuk da mı yok.

Hiç biri yoksa benim aklıma gelmeyen birşey mutlaka vardır, bulun onu.

Sevgiler, saygılar