Başer Esad - Hafız Esad ikilisi hariç diğer fotograflara tıklarsanız, o bölge ile ilgili picasaweb'deki fotograf albümüne gidebilirsiniz.
İyi eğlenceler ;)

Hemen her yerde olduğu gibi, doğal olmayan sınırların komşular arasındaki tabiat ve hava koşullarını ve kültürler arası etkileşimi sınırlayamadığı bir yer burası.
Hazır Osmanlı demişken, Osmanlı mirasını reddetmekten çekinmeyen vatandaşlarımız var. Bana göre bu, ne yazık ki kafasını kuma gömen deve kuşunun sefil durumundan daha acınası bir durum değil. Herşey bir yana, paşam diyor "Tarihini bilmeyen uluslar yok olmaya mahkumdur!" diye. Bilmediği gibi, öğrenmemeyi de ayıp saymayanlarıdır sözüm.
Google Earth kullanıcılarına bir güzellik yapıp, bahsi geçen bazı bölgelerin koordinatlarını ekledim.
Halkın %10'u gayri Müslim, %15'i Şii ve geri kalan %75'i Sünni imiş. Gayri müslimlerin çoğunluğunu oluşturan Ermeniler'in bir kısmı Türkiyeden göçmüş. Netekim bizim otobüsün rehberi Agop'u dedeleri Malatya Ermenilerindenmiş.
Suriyede anayasasında şeriatin uygulandığı tek husus evlilikmiş. Kadınlar giyim kuşamlarında özgürler. Modern giyimli kadınlardan, elleri ve gözleri kapalı olanlara kadar çok geniş bir yelpazade, abartısız ve çok şık giyiniyorlar. Ama en çok dikkat çeken husus nasıl giyinirlerse giyinsinler hareketlerinde çekingenlik, ürkeklik yok ve en az erkekler kadar güçlü duruyorlar. Bakımlı olmaları bir yana, güzelliklerine dem vurmadan da geçemeyeceğim.
Dikkat çeken bir diğer husus cami minarelerinin herbirinin farklı tarzda inşa edilmiş olması. Türkiyedeki gibi minarelere Osmanlı tarzı camilerde rastlanabiliyor. Suriyede iki davranışın cezası çok büyük. Biri ağaç kesmek, ki yatırım yapan yabancı şirketlerin bile gözünün yaşına bakmıyorlar. Diğeri ise kadınlara laf atmak. Bu sayede kadınlar gece yarıları bile sokakta rahatça dolaşabiliyorlar. Her ikisi içinde darısı ülkemizin başına.
Türkiye de Suriye Lirası olarak anılan para birimler uluslararası piyasada Suriye Pound'u olarak geçiyor. Halk ona kısaca Suri diyor. Çarşılarda YTL ve dolarla alış-veriş yapmak mümkün.
1 YTL 30-34 Suri ederken
1 Dolar 50-52 Suri ediyor
Gezimizin güzergahı Gaziantep, Öncüpınar sınır kapısı, Malula, Şam, Hama, Halep, ve Gaziantep şeklinde. Haritaya bakılacak olursa en uzaktan başlayarak gezdiğimiz görülecektir.
Ma'alula nın yer yüzü şekilleri mağara evlere imkan verdiği için Bizansın elinden kaçan Hristiyanların buralarda saklanmaları gayet kolay olmuş. Hatta Ma'alula'ya ait bir de efsane var. "Hristiyanlığın ilk yıllarında Hristiyan olan bir kral kızı (Bizanslı olma ihtimali yüksek), duruma son derece karşı çıkan babasından kaçarken Ma'alula'ya varır. Ancak kayalar nedeni ile gidecek yeri kalmayınca Allah'a kendisini kurtarması için yalvarır ve dualarına karşılık olan düşen yıldırım, kayalarda ancak kızın geçebileceği kadar bir geçit oluşturur ve böylece kurtulur."
İlk durağımız Süleymaniye Külliyesi. İstanbul'daki Süleymaniye Camî'nin küçük bir kopyası olan ve yine Mimarbaşı Mimar Sinan'a yapıtırılan külliye, bahçesinde Suriye Askeri Müzesini ve son Osmanlı padişahı Vahdettin'in ve yakınlarının mezarlarını barındırıyor.
Emeviye Camî (33°30'41.44"N 36°18'23.09"E). Emeviler döneminde kiliseden dönüştürülmüş olan camiye, 700-800 metrelik Şam kapalı çarşısından (33°30'39.72"N 36°18'10.32"E) geçip Bizans kalıntılarının (33°30'41.18"N 36°18'19.89"E) altından geçtikten sonra ulaşılıyor. Kapalı çarşının dibinde bulunan Şam kalesinin (33°30'42.49"N 36°18'8.25"E) girişini ne yazıkki biz bulamadık. Ama siz giderseniz şansınızı bir deneyin.
Emeviye Camii'nin avlusuna ayakkabılar çıkarılarak giriliyor. Çalınma ihtimaline karşılık, ki bu ihtimal çok yüksek, ayakkabılarınızı elinizde taşımanızda fayda var. İçeri girmek isteyen kadınların başlarını örtmeleri ve vücut hatlarını gizleyen bir kıyafete sahip olmaları gerekli. İsteyenlere bu özelliklere uyan kıyafetler, ki bunlar Ku, Klux, Klan cübbelerini andırıyor, sağlanıyor. Ben giymem demeyin, Roma sütunları üzerinde yükselen caminin ihtişamına hayran kalacaksınız. Emeviye Camii'ni özel yapan durumlardan biri de 4 mezhebin ibadetine imkan sağlayayacak şekilde tasarlanmış olması.
Caminin çok yakınında Selahaddin Eyyübi'nin ve birinci dünya savaşında şehit olan ilk üç Türk pilot subayının kabirleri (33°30'43.68"N 36°18'22.43"E) de ziyaret edilebilir.
Emeviye Camii'nden sonra kapalı çarşıyı dolaşma fırsatımız oldu. Kapalı çarşı dediysem büyüklük olarak İstanbul kapalı çarşısındakidaki tek bir cadde kadar olduğunu hatırlatmak isterim. Buradaki ürünler İstanbuldakine benzer ancak fiyatları İstanbula, hatta Antep'teki çarşılara bile göre oldukça düşük. Alış-veriş yaparken pazarlık yapmayı unutmamak lazım tabi. Pazarlığın daha ilk adımında ürünü yarı fiyatına almak mümkün. Sıkı pazarlıkçılar daha da ucuza alabileceklerdir tabiki. Ah birde çarşı içinde herkesin pek rağbet ettiği bir dondurmacı var. Anne tarafı Maraş'lı olan biri için (ben) Maraş dondurması ile aynı kefeye koymayacağımı belirtmek isterim.
Bu bölgedeki gezimiz bittikten sonra öğle yemeğini yemek için ayrılıyoruz. Şam'ın dışında ağaçlık güzel bir tesis ayarlamışlar. Yemekler Antakya-Antep mutfağına çok yakın. Soframız önce meze çeşitleri ile donatıldı. İtiraf etmeliyimki hiç bir yerde bu kadar hızlı servisle karşılaşmadım. Meze çeşidi olarak humus, humuslu söğürme (közlenmiş patlıcanın Antep ağzındaki adı), nar ekşili çoban salatası, sarımsaklı yoğurt ve patates kızartması vardı. Tuhaf bir şekilde gittiğimizde her yerde patates kızartması ile karşılaştık. Mezelerden sonra tavuk, kıyma ve kuşbaşı etten oluşan kebap tabağı sunuldu. Ne yalan söyleyeyim kebap çeşitleri lezettli olmasına rağmen Adana-Antakya-Antep kebaplarının yanına yaklaşabilecek gibi değildi. Yemeğimizi, oraların olmazsa olması mırra içererek tamamladık.
Yemekten sonraki durağımız Hz. Muhammed'i (s.a.v) torunu Hz. Zeynep'in türbesi idi. bundan 25 sene evvel ufak, kendi halinde bir türbe iken, İran'ın devre girmesi ile israf boyutunda harcamalar yapılarak (som altından kubbe gibi) Şii'ler için Hac mekanı haline getirilmiş.
Türbe ziyaretinden sonra Şam'ın merkezine gitmek üzere yola çıkıyoruz. İstanbuldaki İstiklâl Caddesinin küçük bir modeli olan, ağırlıklı olarak giyim dükkânları ile dolu bir yer burası. Amcama orjinal Suriye müzikleri bulmak için girdiğimiz "kasetçide", çalışmak için yıllar evvel Suriyeye gelmiş, şu anda Şam televizyonunda udî olan Konyalı bir vatandaşımızla karşılaştık. Beğendiğimiz CD'yi bize hediye etmesi çok ince bir davranıştı.
Çarşıda bir saat kadar dolaştıktan sonra otelimize gitmek için yola çıktık. Günün yorgunluğunu üzerimizden attıktan sonra saat 23.00 civarında hem yemek yiyip hem eğlenebileceğimiz bir yere gideceğiz. Neden bu kadar geç saatte gittiniz sorusuna, biz gittiğimizde mekanın boş olduğu ve 24.00'e doğru dolmaya başladığı cevabını verebilirim. Burada, beklenenin aksine, kadınların da sosyal hayata rahatça katıldıklarını belirtmek isterim. Rehberimiz Agop'un dediği gibi "..Burada bazı şeyleri Türkiye ile kıyaslamayın, buradaki insanlar rahattır, geç kalkarlar, geç yatarlar, kısacası eğlenmenize bakın...". Eh, biz de öyle yaptık. Yemek menüsü gündüzki menünün bire bir aynısıydı. Saat 24.00'e doğru sahne alan ve bildiğimiz Türk şarkıları ve Suriye şarkıları seslendiren grubun müzik kalitesi çok iyiydi. Bir süre sonra gözlerimiz yarım bakmaya başlayınca sabah saat 06.00 'da kalkmak üzere otele hareket ettik.
Suriyenin kuzeyi tarım bölgesi. Özellikle Halep'in bitki örtüsü ve iklimi Kilis-Antep bölgesine çok benziyor. Zeytin ve fıstık önemli gelir kaynaklarından. Ortaokul, lise kitaplarında bulabileceğinizbu bilgileri gittim bizzat yerinde gördüm. Bir nevi yurtdışı temaslarda bulundum.
Halep ve Şam, şekerlemeleri ve tatlıları ile meşhur. Devlet tarafından ithal edilen ham şeker daha ucuza halka sunuluyor. Sütü bozuklar her yerde olduğu için, bir dönem devletten aldıkları ham şekeri Türkiyeye satanlar/kaçıranlar yüzünden şu ara bu konuda sıkı denetimler yapılıyormuş. Ah, bir de değinmeden geçemeyeceğim Halep'in eşhur bir çikolatası var, Patchi. İstanbulda Nişantaşı ve Akmerkezde satılıyormuş. Gerçekten denemeye değer.
Gezdiğim ve gezmediğim bölgeleri (özellikle Palmyra) ile Suriye mutlaka görülmesi gereken komşularımızdan. Halk cana yakın, alışverişleri dürüst ama pazarlık gerektiriyor.
Sevgiler, saygılar